18 Temmuz 2010 Pazar

ÜLKÜ DEVLERİ

Bu coğrafya tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk kalacaktır
Cebren ve hile ile yasama ve yürütmeyi ele geçiren ve yargıyı da referandumla ele geçirip, aziz vatanımızın bütün kalelerinin zapt edilmeye, Cumhuriyet’imizin tüm kazanımlarının yok edilmeye çalışıldığı, iktidara sahip olanların gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içerisinde bulunduğu ve vatana ihanetin her türlüsünün meşru sayıldığı şu günlerde, İktidar ağzından Türk Milliyetçilerine yapılan saldırılar bizleri hiç mi hiç şaşırtmamalıdır.
Türk’üm demenin suç sayıldığı, azınlık ırkçılarının devlete ve millete meydan okuyarak açıkça bölücülük yaptığı şu dönemde, Hangi televizyonu açsanız onlar karşımıza çıkıyorlar. Belki 30 belki de 40 kişiler. Onlar liberal görünümlü küresel hegemonya aydınları, dış güçlerin uşakları… İçinde yaşadıkları toplumla paylaştıkları bir şey yok. Bu topraklar için ızdırapları da yok. Buna rağmen bu ülkeyi ilgilendiren her türlü meselede en fazla onlar konuşuyorlar, en fazla onlar saldırıyorlar. Dünde birilerinin dizleri dibine çöküyorlardı, bu günde..
Türk Milliyetçilerine saldırılmalarının elbette ki sebepleri vardır.
Saldırıyorlar çünkü ;
Bizler, Türk Milliyetçileri küfrün, ihanetin bütün oyunlarını bozmaktayız.
Çünkü milliyetçilik emperyalizme teslim olmamış son kaledir. İktidar mensupları ve yandaşları tarafından yapılan bütün tahrikler, karalamalar, iftiralar bu son kalenin muhafızlarını yıldırmak, sindirmek ve korkutmak içindir. Niyetleri, ağızlarından salyalar akıtan azgın it sürüsü gibi, aziz vatanımızı parçalamak, Türk’ü “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” yapmaktır…

Gayeleri Türk ve İslam dünyasının yegâne ümit kaynağı olan ve asırlardan beri süren Haçlı taarruzuna karşı bütün gücüyle karşı koyan Türk milletini bu coğrafyadan silmektir. Ve bu yüzden Türk Milliyetçilerinin üzerine saldırarak, milliyetçileri barbar, cahil, kan dökücü, bölücü gibi göstererek direncimizi kırmak istemektedirler. Tarihin hiçbir devrinde Türk Milliyetçiliğinin ve milliyetçilerin üzerine bu kadar saldırıldığı görülmemiştir. Onlar çok iyi biliyorlar ki, Türk milliyetçilerini sindirmeden, yok etmeden Türkiye’yi yok etmek asla mümkün değildir. Bu yüzden Türk milliyetçileri olarak bizler sürekli uyanık olmalı ve her zamankinden daha fazla çalışarak aziz vatanımızın bekasını, başkalarının vicdanına emanet edilmesine göz yummamalıyız. Açıkça söylemek gerekirse, Türk milliyetçiliği davasının mensupları olarak bizlerin her ne olursa olsun yılmaya, yıkılmaya, küsmeye, yorulmaya hakkımız yoktur. Hatta ve hatta bu zor dönemde ölmeye bile (?) hakkımız yoktur! Unutmayalım ki bizler bir Ülkü dev’iyiz ve yükümüz ağırdır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” vecizesinin manasını, Türk’üm demekten utanan, korkan zavallıları gördüğümüz şu günlerde daha iyi kavramamız lazım.
Her türlü bölücülüğe ve azınlık ırkçılığına alkış tutup, müsamaha gösterenler kafalarına şunu iyice sokmalıdırlar ki, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün dediği gibi: “Bu coğrafya tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk kalacaktır.” Mücadelemiz son nefer, son nefes ve son damla kana kadar sürecektir! Bu böyle biline!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder