
Güzel ülkemizin birçok yöresinde “başkaldırı provaları” başladı; güvenlik güçlerine karşı gelmeler alışkanlığa dönüştü... Hükümet, belki AB programı aksamasın diye, belki de bildiğimiz, bilmediğimiz başka başka nedenlerle suskun kalmakta; elini masaya vurması beklenen İçişleri Bakanlığı, ülkemizi bölmeye çalışanların elindeki hainin posterlerini, paçavralarını,gösterilerini,ülkemizi karışıklığa,kaosa sürüklemek için kullandıkları kışkırtıcı sözleri belkide tv’den izlemekle yetinmektedir... Polis, hükümetle ters düşmemek, meslekten atılmamak ya da sürgüne gönderilmemek, soruşturmaya uğramamak adına yumuşak davranmakta olduğunu da yine televizyonlardan defaeten gördük. Bu nedenle de, son günlerdeki terörist saldırılarında, yaralanan, ölen güvenlik güçlerimizin sayısı, yaralanan, ölen militan sayısını geçmektedir... Demokles’in kılıcı teröristin üzerinde sallanacağına, güvenlik güçlerimizin üzerinde sallanmaktadır... Giderek küçülen dünyada bunları herkes izliyor... Batının “Bravo! Türkler uygarlaşıyor” diye düşünenleri acı gerçeklere davet ediyoruz.Batı sadece:İktidara çıkarttığımız yasalarla güvenlik güçlerinin elini, kolunu iyiden iyiye bağladık.Bundan sonra işimiz daha kolay! olacak diye düşünür..
Yasal siyasî parti maskesi altındaki oluşumların yöneticileri de içinde olmak üzere, tv’lerde “naklen yayın” yapan devlet düşmanları giderek çoğalmakta ve bu hainler televizyonlara çıkıp konuşmayı çok sevdikleri gibi, ulu orta ahkam da kesmektedirler
Adamlar Türkçe bilmiyor ama, “Demokratik açılım / insan hakları” diye diye, “halklar...” gibi dilbilgisi kurallarını altüst ede ede, belli yerlere mesaj göndermeyi de iyi beceriyorlar. “Halk” sözcüğü, “Bir ülkede yaşayan ve o ülkenin vatandaşı olan insan topluluğu” demektir; dolayısıyla çoğulluğu kendi içinde barındırır. “Halklar” diye bir sözcük yoktur!
Demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar, bir süreden beri teröristin, vatan hainlerinin ve Türkiye’yi pazarlama yükümlülüğü'nü üstlenenlerin, Türk milliyetçileri üzerinde baskı aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Özellikle son yıllarda ülkesini sevmek ve elden gitmemesi için düşünce üretmek, belli birilerince tutucu'luk, statükocu'luk, faşist'lik karalamalarıyla,eli muştalı katiller sözleriyle ödüllendirilmiştir...Ve siz kendini bilmez hesapta ülkücü müsvedteleri, sana yapıştırılan bu yaftaları yalayıp yutarak referandum sürecinde de bunların ağzıyla konuşuyor ve yanında yer alıyorsun.
Arzuladığı emellere ulaşmak uğruna İki kardeş toplumu birbirine düşürmek için poposunu yırtanlarla berabersin. Demokratik ve Milli Devlet İlkelerini Büyük Ortadoğu Projesi ekseninde değiştirip dönüştürmek sevdasında olanların değirmenine su taşıyorsun...
Bütün tahrikler, karalamalar, iftiralar bu son kalenin muhafızları olan Türk Milliyetçilerini yıldırmak, sindirmek ve korkutmak içindir. Niyetleri, ağızlarından salyalar akıtan azgın it sürüsü gibi, aziz vatanımızı parçalamak, Türk’ü “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” yapmaktır…Varın bundan sonrasını siz düşünün...
Adamın biri’ne önerimiz, İmralı Palas’taki “konfor”unun değerini iyi bilsin; kaşınmasın; 40 bin insanımızın hesabı “light” tarifeden soruldu diye rahatlık batmasın!. Birileri “Analarını alıp gittikleri zaman!” bütün bunların hesabı sorulur.