
Ülkemiz değişiyor. Hayra alamet bir değişim değil bu…Hem de hiçbirimiz için. Dün önüne gelene kafir-küfür damgası yapıştıranlar bu gün küfürün kapısında el pençe divan durmaktadırlar. Hoşgörü masalı tutturmuşlar, bahçe kuruyorlar, masa düzüyorlar, Kilise açıyorlar. Gel yine gel, kuyumu kazsanda, Peygamber Efendimizi (s.a.v ) karikatürize etsen de, dirliğimi, düzenimi bozsan da gel…
Bu çağrı yankısız kalır mı! Misyoner geliyor, AB komiseri geliyor, müstemleke müfettişleri geliyor. Haburdan terörist geliyor, Gelenin gidenin haddi hesabı yok. 1980 lerde rotasını Tahrana çevirmiş olanların bugün tamamına yakını rotasını Brüksele çevirmiş durumda. Sakalı kazıtan, bıyığı traşlayan sıraya girdi. Unutmadan söyleyeyim, o dönemde “Ulul emre itaat “ vaazı edenler de bu gün aynı kervana katılmış durumdalar. Meğer palazlanmayı, aşırdıklarıyla gökdelen dikmeyi, ceplerine USA- AB pasaportu koymayı bekliyorlarmış. Burada asıl şaşırtıcı olan, birbirlerini din dışı olmakla suçlayacak kadar pervasız davrananların, bu gün aynı çatı altında bir araya gelmiş olmalarıdır. Referandum öncesi “ben safımı seçtim “ölüleri bile mezardan çıkarıp oy kullandırarak saflarımızı sıklaştıralım beyler … Birbirimize diş gıcırdatsakta, omuz atsakta, saflarımızı sık tutalım denebiliyor.
Aşure kıvamındaki bu takım öyle sanıldığı gibi can ciğer kuzu sarması değildirler. İkincisi de para ve makamın tadını aldı bunlar ki bu para işi beni öteden beri hep haklı çıkaran bir durumdur. Bu bir yerde sistemin rüşvetle ayakta kalma prensibidir. Küpü doldur, kenara çekil…Evet çekilirler. Dışarıyla bu denli içli dışlı olmaları tüyme kapısını açık bırakma endişesindendir. Tövbe mi . Onu alimlere sormak lazım..
Değişimin göbeğinde olanlara gelince, bunları yakından izleyin, ama dikkatli izleyin… Sanmayın ki bu zevatlar özgürlükler adına kürek çekiyorlar. Ceplerine üç-beşbin euro sıkıştırılarak Anadolu’da seminer verdirilen, gazete, ve televizyon kapıları ardına kadar açılan bu takıyyecilerin kişilik zafiyeti de had safhadadır. Dünya alem bilir ki birkaç yıl öncesine kadar aynı adamlar “Marksist “ olmakla övünürlerdi. Bunlar, sırtları sıvazlanmayı, haklarında iyi kelam etmeyi bekleyen cemaatlerin zaaflarını çok iyi kavramış hinoğlu hinlerdir. Yani her şey karşılıklı vesselam.
Ancak ülke sınırları içinde yaşayan vatandaşlarımızın inançları, dilleri, örf ve ananeleriyle bu kadar oynanırsa bu millet bir daha iflah olmaz. Bir çok vatandaşımıza göre bu, Türk Milleti üzerinde oynanan en çetin ve en dalaveralı oyunlardan ne ilki nede sonu olacaktır. Bütün kalbimle inanıyorum, Türk, böylesine adice oyunları, planları tarihinin hiçbir döneminde hak etmedi.
Yetimin, garibin hakkı demeden devlet malından nemalananları aynı safta namaza durmuş gördüğünüzde ki, bu mümkün değildir. Dışarıya verilen kol kola görüntüye aldanmayın, aralarındaki itikadi ayrılık öyle derindir ki, durum bir tersine dönsün birbirlerini boğazlamaktan geri kalmazlar…
Bu böyle dostlar, aynen böyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder